BİR ANALİZ…

Birinci emare, kalpazan Türkiye’den kaçacak.

İkinci emare ise; bir iç savaş çıkartıp kendi muhaliflerini kanla bastıracağını gösteriyor.

Biz her ne kadarda önce birinci emareden başlamış olsak da bana ikinci emare daha mantıklı geliyor. Birinci emareye ilişkin kaçarsa nereye kaçar?  Sorusu ilk akla takılan soru olsada buna biz cevap olarak kaçsa kaçsa Katar’a kaçar şeklinde cevap verebiliriz…

Türk dilinde sahte para basanlara kalpazan denildiğini biliyoruz. Aynı bir resmi para gibi resmi bir evrak olan diplomanın sahte olarak basılması veya üzerinde oynanarak sahtecilik yapılması gibi eylemlere kalpazanlık tanımını kullanmakta bir beis görmüyorum.

Anayasaya göre diplomasız birinin kalpazanlık yoluyla Cumhurbaşkanı makamına gelmesi demek ülkenin nasıl bir vahamet içinde olduğunu hayal bile edemezsiniz. Cumhurbaşkanı sıfatıyla yapılan her şey, her kanun, her türlü hükumet kararı ve daha da kötüsü uluslararası anlaşmalar geçersizliğini koruyacağına göre bu türden bir gelişmenin içselleşmesi  demek Türkiye’nin gündemine  tarifi imkansız bir kaosun Hiroşima’ya  atılan atom bombasıyla eş değerde oluşunu  ister istemez tartışmış olacağız.

Eldeki veriler gösteriyor ki, güvendiği Arapların kendisini çok rahat bir şekilde satacağını bildiği için, görünen o ki diplomasız kalpazanın yatacak yeri olmadığı gibi, gidecek yerinin de olmadığını gösteriyor…

Kaçıp kendini sağalama alacak kalıcı bir yeri olmadığına göre, geriye ikinci emare kalıyor buda önceden hazırladığı paramiliter silahlı gruplarını devreye sokmak. Gerekiyorsa iç savaş çıkartıp kendi muhaliflerini kanla bastırması kalıyor ki, bunu yapmaması için hiçbir neden olmadığı gibi kendisi ve geleceği açısından bunu böyle yapmaya mecburdur.

Bu yüzden yeter ki, 24 Haziran 2018 seçimi kaybetsin bahsettiğim bu iki emarenin yazgısı toplumun başına çorap gibi geçirileceğe benziyor.

En büyük hülyası bu ülkeye kendisini ağırlattırmak üzere yaptırdığı saray sefasını tıpış tıpış terk edeceğini düşünüyorsanız çok safsınız.

Herkesten daha iyi biliyor ki malumumuz olan kalpazan, mevcut iktidarı kaybettiğinde mutlaka ve mutlaka yargılanacağını çok iyi biliyor.  Zira konumuz olan kalpazanın suçları kendi boyundan büyük. Kimyasal gaz sevkiyatı gibi ağır suçlar olan savaş suçundan tutunda, 15 Temmuz darbe kumpasını örgütlettirmesine, bu ülkenin milli değerlerini yabancı ülkelerin elemanlarına peşkeş çekmesine varana kadar suçları vatana ihanet düzeyindedir.

Oda biliyor ki kendisinin sonu, emsali olan diktatörlerden farklı olmayacak. Bu yüzden iktidarını kaybetmeye tahammül gösterebilmesi mümkün değildir. Bunun için paramiliter örgütlenmesi olan gerici Osmanlı Ocakları vs. gibi örgütlenmelerin silahlı eğitimden geçirildiği daha önce kamuoyuna yansımıştı.

Muhalefeti oluşturan kesim oldukça çok saf ve iyi niyetli olmalı ki, başlarına gelebilecek tehlikeden bihabermişçesine davranış reflekslerinde beliren vurdumduymazlık bu türden senaryonun varlığından bihaber yaşamın içindeki muhalefet davranışları tek hücreli canlıların ilkel yaşama adaptasyonunu çağrışım yaptırıyor.

Trajik komik olacak ama muhalefetin kontrgerilla önderliğinde örgütlü paramiliter saldırıya karşı hiçbir ön hazırlığı olmadığı için acı bir hüsran muhalefeti bekliyor.

Unutulmasın ki, Cehenneme giden yolun taşları da iyi niyetle döşenmiştir. Fazla uzağa gitmeyelim yakın tarihe baktığımızda Şili buna iyi bir örnektir.

Ali Galip Sayılgan

24 Haziran 2018 doğabilecek bir kaos’un…