Bir ata sözümüz vardır ‘dam başında saksağan vur beline kazmayı’ diye, bu ata sözünü insan ister istemez düşünmeden edemiyor. Erdo pragmatizminin İsrail çıkışı yine zavallı saksağanın beline orantısız bir şekilde indirilen absürt kazmanın çelişkisiyle Erdo pragmatizminin felsefesinde sefaleti görürsünüz. Erdo pragmatizmini birazcık mercek altına aldığınızda ilk göreceğimiz şey, söylemlerle yapılanların sürekli tersten hayata geçirildiğini bu 22 yıl boyunca görmeyen kalmamıştır.
Birinci vaka: Amerikan başkanı Trump ’un bizzat mal varlığına yönelik tehdidi sonucunda “Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (Rahip Brunson) alamazsınız.” sözlerini apansız unutarak anında Rahip Brunson’u serbest bırakılmasına (Erdo pragmatizminin dillerinden yıllarca düşürmedikleri ‘bağımsız mahkemeler edebiyatının’ boş bir fasaryadan ibaret adeta sıradan bir lakırdı olduğuna) Türkiye’de herkes görerek, yaşayarak, bizzat şahit olmuştur.
İkinci vaka: Alman Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’i Erdo pragmatizmi, bizzat “Alman ajanı” olarak nitelendirmişti. Almanya ile kapalı kapılar arasında sürdürülen kirli pazarlık sayesinde Türkiye çok uzun yıllardır Almanya’dan silah satışına mesafeli davranan Almanya’yı bu kirli pazarlık sayesinde yeşil ışık yaktırmışa benziyor. 16. Şubat 2018 yılında vuku bulan Deniz Yücel olayından bu yana nerede ise bu yelpazeyi 6 yıla yayan Almanya bu pazarlığı kendi iç kamuoyuna unutturmuşa benziyor. Almanya merkezli haber portalı olan Der Spiegel dergisinden alıntı yapan Deutsche Welle gazetesi 06.Ekim 2024 tarihinde, Alman hükümetinin Türkiye’ye yıllar sonra ilk kez büyük ölçekli 250 milyon euroyu aşan silah ihracatını onayladığını duyurdu.
Kendilerini ‘Yeni Osmanlıcılık’ tanımıyla gaza getiren sözde Osmanlı’ya sahip çıktıklarını zanneden ”ecdadçı” bu absürt kitle Erdo pragmatizminde yaşanan tutarsız zikzakların muhtevasını, onlar için epistemolojik ve ontolojik olmak üzere iki ayrı bağlamda ele aldığımızda, epistomolojik açıdan tutarlılığın nesnelliğiyle tutarsızlığın, bilişsel etkinliğini, nesnel açıdan uygulamacılıkta benimsenen pragmacılığı (nesnellikten ayırıp) şeylerden ayırmak üzere kullanılan izafi açıdan absürtleşmiş görüngüden yanılsamaya kadar bir sürecin ivmesine işaret edebiliriz. Epistemoloji diğer bir anlatımla bilgi felsefesi olarak Felsefi açıdan varlığı ve var olanları nelik ve nasıllıkları bakımından incelediğimizde ontolojini deşifre etmiş oluruz.Bu savdan çıkarabileceğimiz ve onu rasyonalizmden ayırıp arındırabileceğimiz çıkarsamada sonuç itibariyle elde ettiğimiz sonuç uygulamacılık, pragmacılık eşittir pragmatizmdir.
Pragmatizmin en anlaşılır özelliği, uygulamada öne sürülen politikalardan nasıl yarar sağlarım anlayışıdır. Alışıla gelmiş tutarlılık sergileyen politikaların dışında bir rota izlemesi şaşırtıcı değildir. Zaten böyle de bir stratejisi yoktur.
Bu olguya canlı olarak örnek vermek gerekirse Erdo pragmatizmini daha iyi anlayabilmek için, 22 yıldır yönettiği Türkiye pratiğine göz atmakta fayda olacağını düşünüyorum. Erdo pragmatizmi her söyleminde geri vites takmasıyla ünlüdür. Kapak resmine konu olan bu resmin çağrımlarını göz önüne aldığımızda 28.07.2024 tarihinde Erdoğan, “Karabağ’a nasıl girdiysek İsrail’e de gireriz” derken bu kezde Erdo pragmatizmi İsrail’e girmekten apansız çark ederek, İsrail’in, “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır” şekline, çok rahat bir şekilde evrilebilmektedir. Siyasal omurgasızlık Erdo pragmatizminin ilkesiz duruşu yarattığı bu kaotik ortamdan ne gibi fayda gördüğüyle ilintilidir.
Karabağ’a, Libya’ya girdiğin gibi İsrail’e girebilecek iken bir anda İsrail’in Türkiye topraklarına saldırmaya evrilmesindeki pragmatist tutarsızlığın yegâne kendisidir. Öyle ya, sormazlar mı adama Kürecik radarıyla İsrailli neden koruyorsun?
Aslında izlediği pragmatist politikadan ne fayda gördüğüdür.
Siyasal İslamcı güruhun Türkiye’nin başına musallat ettiği tek adam rejiminin inşasında bulabildikleri yegâne politika Erdo pragmatizmidir.
Yukarıda Erdo pragmatizminin ilkesiz duruşu yarattığı bu kaotik ortamdan ne gibi fayda gördüğüyle ilintili olduğunu söylemiştim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanan en ağır ekonomik krizin umutsuzluğunda yoksul halkın üzerine çöken kasvetli havayı dağıtabilmekte en birincil sihirli değneği Erdo pragmatizminin ta kendisidir.
İsrail’e girerken bir anda İsrail’in kendisine girmesi, bir gece ansızın Atina’ya girerken Atina’nın kendisine girmesi gibi lümpen edebiyatın şaheserine buladığı Erdo pragmatizminin sosu daha bir dönem gündemimizi meşgul edeceğe benziyor.
_Ali Galip Sayılgan_