Mesela hırsızlık yapmayı, insan öldürmeyi, tecavüz etmeyi, aklınıza gelebilecek her türü kötülüğü benimsemek gibi şeyleri neden yapmıyorsun nasıl olsa öbür dünya inancın yok seni engelleyen ne sorusuyla karşılaşabilirsin. Sanki öteki dünya inancı olanları bu öne sürülen ”gerekçe” engelliyormuş gibi ateizmle kıyaslanmasına çokça rastlarız. Bu gün internette sörf yaparken kısa video formatında bir video seyrettim onunda konusu bu minvalde idi.

Elbette zaman zaman toplumda rastladığımız klasik kıyaslama ile üretilen sorular bir şekilde bilinç altını boca ediyor olmasıyla ilgili.

Maalesef rasyonel gerçeklik hiç de öyle değil. Tecavüz denilen iğrençliği tarikatçıların bu konuda nasıl bir numara olduğu ülkemizde vuku bulurken en katmerlisi olan devleti soyan hırsızlığın inkâr edilemez nesnelliği aleni bir şekilde gözümüzün içine baka baka icra edilirken, öbür dünya ve Allah inancı en çok bu şahsiyetlerde bulunmuyor mu?

Eeee, ne değişti şimdi?

Malum suç makinelerinin hemen hemen hepsi Allah, Cennet, öbür dünya inancı gibi yalanları tekrarlayan bu ”inançlı”(!) insanlardan peydahlanıyorsa, Allah, Cennet, öbür dünya inancı gibi sözlerle kalbi temiz saf insanları kandırıp, emellerine alet edip toplumun çoğunluğunu oluşturan bu saf insanları daha çok fakir bırakıp kendilerine sadaka bağımlısı yaparken bilimi inkar eden ve bilimle hiçbir şekilde uyuşmayan dinin vaatlerinin yalan olduğunu ”inanç kategoriyle kutsanması” kendilerini daha çok zengin etmenin aç gözlülüğünü yaşamaktadırlar.

Bütün ülkelerde sömürü aracı olan bu dinlerin örgütleri mabetlerini insan psikolojisini etkileyecek şekilde devasa boyutta inşa ettirirler. Bunun altında yatan psikoloji din inancını diri tutmaktır. Bir ülkede uydurulmuş Allah ile ne kadar din inancı diri tutulursa o ülkede bu din çetesi halkı kandırdıkları ”Cennet” palavrasıyla müthiş bir şekilde zenginleşerek bu dünyada yaşarlar. Devasa boyutta yaptırılan kiliselerin, camilerin yanı sıra başka şeyde yaparlar. Türkiye gibi, diğer Ortadoğu ülkeleri gibi her semte cami yaparlar ki, minarelerden amfikatör ile yükseltilen sözde inanca göre camiye namaza çağrılan saf fanileri bir arada tutmaktır bu bağlamda iliklerine kadar sömürmektir asıl amaçları.

Diyanet’in bu din masalından bu bütçeden nasıl pay aldıkları, nasıl lüks içinde yaşadıkları, altlarında zırhlı son model Mercedeslerle nasıl yaşadıkları ortada. Diyanete bu olanağı sağlayan sarayın ülkeyi nasıl soyduğu ortada. Ülke soyuldukça insanlar din ve Allah, öbür dünya palavralarıyla insanlar daha çok fakirleşiyor.

Din ve Allah masalına çocukken korkuta korkuta bizleri inandıran anne babalarımızın marifetleri sonucu bu devamlılık bu günlere ulaşmıştır. Elinden her türlü sorgulama becerisi alınmış bu bağlamda din ve Allah konusunda cahil bırakılmış anne ve babalarımız yüzünden her semte cami inşa edilerek gözler boyanıyor, bu yöntemle insanlar vahşice sömürülerek yoksul bırakılıyor!

Toplumsal açıdan içselleşmiş ”kutsal sanılan inanç” birileri için, altın yumurtlayan tavuk pragmatizmidir. Pragmatizm, felsefede; uygulayıcılık, uygulamacılık, pragmacılık, fiîliyye, faydacılık, yararcılık gerçeğe ve eyleme yönelik olan, pratik sonuçlara yönelik şeklinde bir anlam taşıdığı için maalesef ‘kutsal sanılan inanç birileri için altın yumurtlayan tavuk pragmatizmiyle hack-leniyor. Elbette bu konuda gerekçelerim var tabiiki. Hack yapanlar tabiiki boy sırasına göre sayacağım bu uyanıklar tabiiki tarikatlar, diyanet ve saraydır.

Günümüze kadar intikal eden din illüzyonunun gerçek olduğuna inanan saf temiz kalpli insanlar elbette bu başlığın muhatabı olamazlar bu başlığın içine girmiyorlar, bu bağlamda bu türden insanların inancıyla işim olamaz. Onları hedef alarak yazıda yazsan inancından vaz geçiremezsin. Ben hiçbir zaman bu şekilde inanan insanları kişisel olarak sorgulamam. Bu benim işim değil.

Bu konuda (din ve Allah) ile ilgili bütün yazdıklarım kendi kişisel görüşlerimin formülasyonudur. Nitekim toplum içinde keskin sömürü görüldükçe dindarlar daha çok fakirleştikçe sorgulama başlıyor, bu din tüccarları yüzünden birçok dindar insanlar, önce deist oluyor son durak olan ateizme iltihak ederek ateizm felsefesi içinde huzura kavuşuyor.

Video kanalı YouTube ‘ye sadece ‘nasıl ateist oldum’ yazın yüzlerce benzer örneğe rastlayacaksınızdır. Buda benim savlarımı destekliyor.

Seyrettiğim kısa videoda ateizme gönderme yapan mantalite önce inançlıların suça karışamayacağından yola çıkararak ateist bireye ‘neden bunları yapmıyorsun seni tutan ne?’ şeklinde soru yöneltse de, inançsız olmak sayılan suçları işlemek olmadığı güzel bir şekilde irdelenerek anlatılıyor.

İddia ediyorum bahsi geçen suçları işleyenlere istatistik açıdan anket yapılsa %99’u Allaha ve dine inanan insanların suça bulaştıklarını göreceğimiz kesindir. En büyük hırsızlığı din ve Allah, inanç ve ahiret edebiyatıyla gerçekleştiren (boy sırasına göre gidelim) tarikatlar, diyanet ve saray, olmayan öbür dünya ve cennet yalanlarıyla cennetlerini milyoner hayatı sürerek bu dünyada yaşıyorlar.

Kimseye sürünün, daha beter olun, demeyeceğim. Umarım inandığınız bilime aykırı ahiretiniz gerçek olur.

_ Ali Galip Sayılgan_